29 Mayıs 2008 Perşembe

Oyungezer de tamam - (ARŞİV)

Cumartesi yetişemedm belki ama pazar akşamı dergideydim. Herkes harıl harıl çalışıyordu derginin son rötuşları üzerinde. Neyse, konuyu uzatmak niyetinde değilim. PES 2008'e elimi sürmememe rağmen kurulu HDTV + PS3 düzenini değiştirmek istemememden dolayı oturdum makinenin başına. Demosunu saymazsak bu oyunu PS3'de ilk oynayışım denebilir, başladık arkadaşlarla oynamaya. Hala PES2008'i beğenmediğimi eklemeliyim, fikrim değişmedi. Erden, Orçun, Serhat ve Sinan'la bi beş on maç kadar yaptık.

Oldukça keyifli geçti esasen, derginin havası bir başka oluyor açıkçası. Ama maalesef bu kez skorları açıklayamıyorum, çünkü Sinan'dan yüklü sayılabilecek bir rüşvet aldım. Gördüğün gibi patron, ben sözüme sadık kaldım, buraya hiçbir şey yazmıyorum skorla ilgili. GTAIV için de teşekkürler. Yine geleyim de yine kapışalım olur mu:) OFB'de Ankara'ya geldi bu arada, sırada cumartesi günkü büyük kapışma var. Bu sefer kadro olabileceklerin en güçlüsü... Göreceğiz günlük, göreceğiz...

Edit: OFB geldi ama oyun sırasında çocuk gibi saçma sapan tartıştığımız için tadımız tuzumuz kaçtı, yarıda bıraktık. Kabul ediyorum, tartıştığımızda o daha iyi oynuyordu günlük:) Ha bir de 2008'in yanı sıra PES 2009 ve 2010'u dahi sevemedim, hiçbirisi PES6 kadar keyifli ve akıcı değil. Yumuşacık ol Seabass Takatsuka.

22 Mayıs 2008 Perşembe

Geçmiş olsun Fırat ;) - (ARŞİV)

Bayanlar baylar, uzun sayılabilecek bir süreç sonunda nihayetlendi ve beni Pro Evolution Soccer'da en fazla zorlamayı başarabilen Orhan Fırat Bekar (a.k.a. OFB) sonunda askerden döndü. Hoşgeldin güzel kardeşim. Bırak askerlik anılarını falan da olaya gel, bakalım kulak memesi kıvamına getirilebilecek misin? İşte ilk ayakta yaşananlar...

OFB cuma günü terhis olur olmaz İzmir'den uçağa atlayıp Mersin'e gelmişti. Bendeniz de iş için gittiğim Antep'ten aynı gün Mersin'e geldim. Birkaç saatlik dinlenme ve toparlanmanın ardından buluştuk tabi. Sağolsun Merso'suyla gelmiş bu sefer (nerden bulduysa artık), beni almasıyla oyun salonunda gözümüzü açmamız arasında üç dakikalık bir zaman geçti. Ula insan bir merhaba der iki gözüm. İnsan askerden gelince başka şeye saldırır benim bildiğim ama bizimkisi direk PES, yuh yani. Her neyse, resimde de gördüğünüz "P.E.S. Etme" şeklindeki güzel isme sahip olan mekandayız. Hemen koltuğumuza kuruluverdik. Bir yandan da Antep'ten OFB'nin siparişi üzerine getirdiğim baklava & fıstık ezmesi & dolama karışımı tatlı paketine yumulduk. İğrenç, rezil bir durum, oyun başladı ama ikimizin de elleri simültane olarak yediğimiz tatlılardan dolayı şıralı:)
Takım seçmedik, bizden önceki oyunculardan kalmış olan takımlarla ve oyuncu değişikliği dahil hiç bir düzenleme yapmadan başladık oyunlara. Tesadüf bu ya, OFB hiçbir zaman vazgeçmediği Ronaldinho'sunu yine tekeline aldı Barcelona ile, bana ise Manchester United düşüyordu. Bu arada gördüğünüz, daha doğrusu göremediğiniz üzre maçın fotoları yok, çünkü alel acele çekim yapamadım, ama mekanın fotoğrafları görülüyor; reklam gibi olduğunun farkındayım ama oladabilir, Mersin'deyseniz burayı size önerebilirim, çok şık ve kaliteli bir yer. Önümüzdeki maçlarda fotoğraf da çekmeye çalışacağım tabi. Konuya dönelim, çok uzatmaya gerek yok, ilk maç benim 2-0 üstünlüğüm, ikinci maç ise OFB'nin 2-0 üstünlüğü ile tamamlandı. Zamanımız çok kısıtlı olduğu için sadece son bir maç yapabilecektik ve bu da günün finali olacaktı. Maça mükemmel başlayan bendeniz, ayıptır söylemesi skoru 3-1'e getirmiş şov yapmaktaydım. Öyle ki şımarıp dördüncü golü atabilecekken dalga geçip atmadım. Bende biraz gol atınca böyle şımarıklık oluyor her nedense, yine karşımdakinin Fırat olduğunu unuttum. Maçın sonlarına doğru büyük baskıya maruz kalmama rağmen, maçı 3-2 galibiyetle tamamlamayı başardım ve günün kazananı oldum. Eeeee, ne bekliyordunuz ki:) Şimdi onlar düşünsün ehhe...
Önümüzde başka güzel maçlar olacak elbette. Başarılı oyuncu arkadaşlarımdan Muhittin (max yenilgisi 3-0), Ebubekir (max yenilgisi 3-0), Diego (max yenilgisi 8-0) ve Volkan (daha oynamadık) ile karşılaşmalarımız olacak yakın zamanda. Daha da güzeli önümüzdeki hafta Ankara'daki evimde kamp kuracak olan OFB ile ölümüne maçlarımıza başlayacağız. Büyük ihtimalle ağır taktiklerle FRA-BRA şeklinde geçecek olan maçların sonuçlarını da burada yansıtmaya çalışacağım, becerebilirsem resimli ve konulu olarak:) Olm OFB, iyi çalış da madara olma. Tek farklı yenilgiler için yalvaracaksın!
Bu hafta sonu da dergiye uğrayacağım, sevgili editöryal kardeşlerim, yok ben bilmiyordum, yok benim habarım yoğudu, yok bizde sular kesik felan gibi bahaneleri bırakın bir kenara. Cumartesi öğleden sonra dergide olun ki sizinle de kapışalım. Öööle yazması kolay:) Oh be, PES'im gelmiş...

21 Nisan 2008 Pazartesi

Gel tezkere (ki çahim PES'te) - (ARŞİV)

Madem PES ile ilgili blog açtık, o zaman kişisel bloğumda yazdığım bilgileri (Arşiv) etiketi ile burada da yayınlayıp zenginleştireyim diye düşündüm. Nasılsa günde beşyüz bin hitimiz yok, meraklısı okuyordur:)

Deli gibi olmasa da zaman, daha doğrusu rakip buldukça PES 6 oynamaya çalışan bir insan evladıyım. Gelin görün ki genelde karşılaşmalarım galibiyetle; hatta farklı galibiyetlerle sonuçlandığı için oyundan sıkılma durumum oluyor. İşte burada benim kanka Fırat (aka. OFB) devreye giriyor (kanka manka değil aslında, olayımız tamamen multimedya tabanlı çıkar ilişkisi, kimsenin de inkar ettiği yok:). Pis herif bu oyunda beni çılgına çevirecek kadar başarılı, ama hemen her maçımız FB – GS derbisi tadında heyecanlı ve görsel ziyafet havasında geçiyor. Başlarda az ağlatmadım herifi ama böyle yapa yapa kendi ellerimle bir canawar yarattım galiba. Kabul etmesi ve buradan ilan etmesi biraz zor gerçi ama artık o ünlü FRA – BRA maçlarımızın %60’ını kazanıyor dürzü. E Allahın sopası yok tabi, kendisi şu anda İzmir’de vatani görevini yapıyor ehhe, oynayabildiği yegane oyun mayın tarlasıdır diye tahmin ediyorum. Unutulmasın ki papaz her zaman pilav yemez ayrıca da. Ne kaldı askerliğe şunun şurasında, bir ay sonra hürgeneral olacan olum Fırat, gel de bi kulak memesi kıvamına getireyim seni. Özledim senlen kapışmayı. Senle ilk maçımız gibi bi beş çakim sana da gör.
Şimdi diyeceksiniz ki dergidekilerle neden kapışmıyor bu adam… E zor tabi Ankara’da olmak. Bir fırsatını bulur da Oyungezer ekibini bir arada yakalarsam ve de kimsenin de işi yoksa, artık nası olacaksa, bi şekilde onların da ifadesini alıcaz tabi, ama hepsi sabır gerektiriyor çekirge, sabır. Yine bir diğer soru da “neden PES 2008 değil de PES 6?” olabilir, hemen açıklayayım. PES 2008’in serinin başarı grafiğini gerek insanların beğenisi, gerekse satışlar anlamında düşürdüğünü bilmeyen kalmamıştır sanırım. Ben bu duruma rağmen zoraki bu oyunu oynayanlardan birisi değilim ve PES6’da kalmayı tercih ediyorum. PES2008’in akıcı olmayan ve ruhsuz oyunu ile uğraşmaktansa gerçekten futbola benzeyen Türkçe Spiker’li PES6’dan PES7’ye transit geçmeyi planlıyorum.
Fırat askerden gelene kadar GT 5 Prologue ile idare edicez bakalım, tabi bu yazdıklarım sadece burada kalmayacak. Adam askerden geldikten sonra yaşanan kapışmaları ve sonuçlarını, tüm belgeleriyle burada yayımlayacağım, umarım da rezil rüsva Ahmet Çakar tadında bir sonucu burada yayımlamak zorunda kalmam. Ha Ankara’da yaşıyor, çok sıkı PES6 oynuyor, bir Oyungezer Home-Office’inin nasıl olduğunu merak ediyorsanız bana buradan bir mesaj da sallayabilirsiniz, bakarsınız sizin de bir ifadenizi alırım. Haydi şeytanınız bol olsun kızlar…